WP_Query Object
(
[query] => Array
(
[news-type] => blog-en
)
[query_vars] => Array
(
[news-type] => blog-en
[error] =>
[m] =>
[p] => 0
[post_parent] =>
[subpost] =>
[subpost_id] =>
[attachment] =>
[attachment_id] => 0
[name] =>
[pagename] =>
[page_id] => 0
[second] =>
[minute] =>
[hour] =>
[day] => 0
[monthnum] => 0
[year] => 0
[w] => 0
[category_name] =>
[tag] =>
[cat] =>
[tag_id] =>
[author] =>
[author_name] =>
[feed] =>
[tb] =>
[paged] => 0
[meta_key] =>
[meta_value] =>
[preview] =>
[s] =>
[sentence] =>
[title] =>
[fields] =>
[menu_order] =>
[embed] =>
[category__in] => Array
(
)
[category__not_in] => Array
(
)
[category__and] => Array
(
)
[post__in] => Array
(
)
[post__not_in] => Array
(
)
[post_name__in] => Array
(
)
[tag__in] => Array
(
)
[tag__not_in] => Array
(
)
[tag__and] => Array
(
)
[tag_slug__in] => Array
(
)
[tag_slug__and] => Array
(
)
[post_parent__in] => Array
(
)
[post_parent__not_in] => Array
(
)
[author__in] => Array
(
)
[author__not_in] => Array
(
)
[search_columns] => Array
(
)
[meta_query] => Array
(
)
[ignore_sticky_posts] =>
[suppress_filters] =>
[cache_results] => 1
[update_post_term_cache] => 1
[update_menu_item_cache] =>
[lazy_load_term_meta] => 1
[update_post_meta_cache] => 1
[post_type] =>
[posts_per_page] => 10
[nopaging] =>
[comments_per_page] => 50
[no_found_rows] =>
[taxonomy] => news-type
[term] => blog-en
[order] => DESC
)
[tax_query] => WP_Tax_Query Object
(
[queries] => Array
(
[0] => Array
(
[taxonomy] => news-type
[terms] => Array
(
[0] => blog-en
)
[field] => slug
[operator] => IN
[include_children] => 1
)
)
[relation] => AND
[table_aliases:protected] => Array
(
[0] => wp_term_relationships
)
[queried_terms] => Array
(
[news-type] => Array
(
[terms] => Array
(
[0] => blog-en
)
[field] => slug
)
)
[primary_table] => wp_posts
[primary_id_column] => ID
)
[meta_query] => WP_Meta_Query Object
(
[queries] => Array
(
)
[relation] =>
[meta_table] =>
[meta_id_column] =>
[primary_table] =>
[primary_id_column] =>
[table_aliases:protected] => Array
(
)
[clauses:protected] => Array
(
)
[has_or_relation:protected] =>
)
[date_query] =>
[queried_object] => WP_Term Object
(
[term_id] => 71
[name] => Blog
[slug] => blog-en
[term_group] => 0
[term_taxonomy_id] => 71
[taxonomy] => news-type
[description] =>
[parent] => 0
[count] => 83
[filter] => raw
)
[queried_object_id] => 71
[request] => SELECT SQL_CALC_FOUND_ROWS wp_posts.ID
FROM wp_posts LEFT JOIN wp_term_relationships ON (wp_posts.ID = wp_term_relationships.object_id) LEFT JOIN wp_icl_translations wpml_translations
ON wp_posts.ID = wpml_translations.element_id
AND wpml_translations.element_type = CONCAT('post_', wp_posts.post_type)
WHERE 1=1 AND (
wp_term_relationships.term_taxonomy_id IN (71)
) AND ((wp_posts.post_type = 'post' AND (wp_posts.post_status = 'publish' OR wp_posts.post_status = 'acf-disabled' OR wp_posts.post_status = 'tribe-ea-success' OR wp_posts.post_status = 'tribe-ea-failed' OR wp_posts.post_status = 'tribe-ea-schedule' OR wp_posts.post_status = 'tribe-ea-pending' OR wp_posts.post_status = 'tribe-ea-draft'))) AND ( ( ( wpml_translations.language_code = 'en' OR (
wpml_translations.language_code = 'nl'
AND wp_posts.post_type IN ( 'attachment' )
AND ( (
( SELECT COUNT(element_id)
FROM wp_icl_translations
WHERE trid = wpml_translations.trid
AND language_code = 'en'
) = 0
) OR (
( SELECT COUNT(element_id)
FROM wp_icl_translations t2
JOIN wp_posts p ON p.id = t2.element_id
WHERE t2.trid = wpml_translations.trid
AND t2.language_code = 'en'
AND (
p.post_status = 'publish' OR p.post_status = 'private' OR
( p.post_type='attachment' AND p.post_status = 'inherit' )
)
) = 0 ) )
) ) AND wp_posts.post_type IN ('post','page','attachment','wp_block','wp_template','wp_template_part','wp_navigation','our_sector','our_rechtsgebieden','acf-field-group','bwl_advanced_faq','tribe_venue','tribe_organizer','tribe_events','mc4wp-form','slider-data','actualiteiten','accordion','failissementens','advocaten','blogs','seminar','juridisch-medewerker','backoffice','rechtsgebied-detail' ) ) OR wp_posts.post_type NOT IN ('post','page','attachment','wp_block','wp_template','wp_template_part','wp_navigation','our_sector','our_rechtsgebieden','acf-field-group','bwl_advanced_faq','tribe_venue','tribe_organizer','tribe_events','mc4wp-form','slider-data','actualiteiten','accordion','failissementens','advocaten','blogs','seminar','juridisch-medewerker','backoffice','rechtsgebied-detail' ) )
GROUP BY wp_posts.ID
ORDER BY wp_posts.menu_order, wp_posts.post_date DESC
LIMIT 0, 10
[posts] => Array
(
[0] => WP_Post Object
(
[ID] => 43714
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-10-10 16:51:56
[post_date_gmt] => 2024-10-10 14:51:56
[post_content] => AI uygulamaları için yapılan sözleşmeler, AI yazılımının kendine has teknik özelliklerinden dolayı standart yazılım sözleşmeleri değildir. AI yazılımı verilere bağımlıdır ve son ürünün ne olacağını önceden tahmin etmek zordur. Bu da AI yazılımının performansını garanti etmeyi ve geliştirme hatalarından kimin sorumlu olduğunu belirlemeyi zorlaştırır. Ayrıca, eğitilmiş modellerin ve eğitim veri setlerinin yeniden kullanımı için büyük bir talep vardır, bu da fikri mülkiyet ve kullanım koşulları ile ilgili karmaşık sorunlara yol açar.
Standart sözleşme maddeleri
Buna bir örnek, “kamu kuruluşları tarafından Yapay Zekâ (AI) satın alınması için standart sözleşme maddeleri”dir.[1] Bu sözleşme, yüksek riskli AI sistemlerini satın alan hükümetler için hazırlanmıştır. Henüz bir model sözleşmedir. Satın alma yapan tarafların lehine hazırlanmıştır ve tedarikçilerin normalde kabul etmeyeceği hükümler içermektedir.
AI ve geleneksel yazılım arasındaki farklar
AI yazılımının en önemli teknik özelliklerinden biri verilere bağımlı olmasıdır. Bu, modeli eğitmek için kullanılan verilerin kalitesinin, AI yazılımının performansı için kritik olduğu anlamına gelir. Veriler düşük kalitede ise, AI yazılımı büyük olasılıkla kötü performans gösterecektir. Bu durum genellikle "çöp girerse, çöp çıkar" olarak ifade edilir.
AI yazılımının bir diğer önemli özelliği, ex-post doğrulama yapmanın zor olmasıdır. Eğitilmiş bir model oluşturulduğunda, insanlar için genellikle modelin oluşturulma sürecini ve eğitilen modelin yapısını anlamak zordur. Bu da geliştirme hatalarından kimin sorumlu olduğunu belirlemeyi zorlaştırır.
Ayrıca, eğitilmiş modellerin ve eğitim veri setlerinin yeniden kullanımı için büyük bir talep vardır. Eğitilmiş modeller, ek öğrenme ile evrilebilmekte ve başka kullanımlara uyarlanması nispeten kolaydır. Bu, fikri mülkiyet ve kullanım koşulları ile ilgili karmaşık sorunlara yol açmaktadır.
Farkların listesi AI ve yazılım arasındaki farkların tablosu
AI ve yazılım geliştirme süreci farklılıkları
Standart yazılımın (solda: şelale modeli) geliştirme süreci, AI yazılımının geliştirme sürecinden (sağda: iteratif süreç) farklıdır:
Sonuç
AI yazılımının bu kendine özgü özellikleri ışığında, AI uygulamaları için sözleşmelerin bu karmaşık sorunları dikkate alacak şekilde dikkatlice hazırlanması önemlidir. Bu, ilgili tarafların hakları ve sorumlulukları konusunda netlik sağlamaya ve anlaşmazlıkların önlenmesine yardımcı olabilir. Bir AI uygulamasının geliştirilmesi veya satın alınmasıyla ilgili bir sözleşme hazırlatmak veya gözden geçirmek istiyorsanız, Mustafa Kahya iletişime geçin.
[1] AI_Procurement_Clauses_template_High_Risk-EN.pdf (bg.legal)
[post_title] => AI uygulamalarının geliştirilmesi/satın alınması için bir sözleşmenin neden standart bir yazılım sözleşmesi degildir?
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => ai-uygulamalarinin-gelistirilmesi-satin-alinmasi-icin-bir-sozlesmenin-neden-standart-bir-yazilim-sozlesmesi-degildir
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-10-10 16:52:40
[post_modified_gmt] => 2024-10-10 14:52:40
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=43714
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[1] => WP_Post Object
(
[ID] => 43701
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-10-10 11:40:45
[post_date_gmt] => 2024-10-10 09:40:45
[post_content] => Hollanda'da ticaret yapmak isteyen şirketler ve girişimciler için doğru hukuki altyapıyı oluşturmak son derece kritiktir. Ticari ilişkilerin başarıya ulaşmasında sözleşmelerin önemi büyüktür. Sözleşmeler, taraflar arasındaki hak ve yükümlülükleri netleştirdiği için, potansiyel anlaşmazlıkların önlenmesinde büyük rol oynar. İşte burada BG.legal devreye giriyor. BG.legal, Hollanda'da iş yapmak isteyen şirketler için kapsamlı sözleşme hazırlama ve değerlendirme hizmetleri sunmaktadır.
BG.legal’ın hazırlayabileceği sözleşme türleri
BG.legal, hem Hollanda'da yerleşik şirketler hem de Hollanda'da iş yapmak isteyen yabancı şirketler için birçok farklı sözleşme türünü hazırlama konusunda uzmanlaşmıştır. Özellikle bazı özel nitelikteki sözleşmeler, ticari ilişkilerin doğru şekilde yönetilmesi açısından büyük önem taşır. Bu sözleşmeler arasında aracılık sözleşmesi (bemiddelingsovereenkomst), acente sözleşmesi (agentuurovereenkomst) ve vekâlet sözleşmesi (lastgevingsovereenkomst) gibi özel türdeki sözleşmeler yer alır.
1. Aracılık sözleşmesi (bemiddelingsovereenkomst)
Aracılık sözleşmesi, bir aracının belirli bir anlaşma için iki tarafı bir araya getirmesini kapsayan bir sözleşme türüdür. Bu sözleşmeye göre aracı, belirli bir ücret karşılığında iki taraf arasında bir anlaşma yapılmasını sağlar. Bu süreçte aracı, yalnızca anlaşmanın yapılmasını sağlamakla yükümlüdür ve işlemler tamamen müvekkil adına yürütülür.
Aracılık sözleşmeleri, genellikle tek bir anlaşmanın yapılmasını amaçladığı için geçici bir nitelik taşır. Örneğin, bir emlakçı aracılığıyla bir mülkün satışı bu tür bir sözleşmeye örnek olarak verilebilir. BG.legal, bu tür sözleşmelerin doğru şekilde hazırlanmasını ve tarafların çıkarlarının korunmasını sağlar.
2. Acente sözleşmesi (agentuurovereenkomst)
Acente sözleşmesi, sürekli bir ticari ilişkiyi temsil eder. Bu sözleşme, bir ticari temsilcinin, bir şirket adına veya kendi adına, şirket için sürekli olarak anlaşmalar yapması üzerine kurulur. Örneğin, bir distribütörün bir markanın ürünlerini sürekli olarak pazarlaması ve satışı bu tür bir ilişkiye örnektir.
Acente sözleşmesi ile aracılık sözleşmesi arasındaki en büyük fark, acente sözleşmesinin daha uzun süreli ve sürekli bir ilişkiyi kapsamasıdır. Bu nedenle, taraflar arasındaki yükümlülükler ve haklar daha kapsamlıdır. BG.legal, bu karmaşık ilişkiyi yönetecek acente sözleşmelerinin hazırlanmasında deneyime sahiptir.
3. Vekâlet sözleşmesi (lastgevingsovereenkomst)
Vekâlet sözleşmesi, bir kişinin (vekâlet veren), diğer bir kişiyi (vekil) kendi adına ve hesabına yasal işlemler yapmakla görevlendirmesini içeren bir sözleşme türüdür. Vekil, bu işlemleri kendi adına ya da vekâlet veren adına gerçekleştirebilir, ancak işlemler her zaman vekâlet verenin çıkarına yapılır. Bu sözleşme türü, daha karmaşık hukuki düzenlemeler gerektirir ve vekil ile vekâlet veren arasındaki ilişkinin detaylıca tanımlanması önemlidir.
BG.legal, bu tür vekâlet sözleşmelerinin hem Hollanda hukukuna uygun hem de tarafların menfaatlerini koruyacak şekilde hazırlanmasında uzmanlaşmıştır. Özellikle vekâlet ilişkilerinde doğabilecek çıkar çatışmaları gibi konulara dikkat edilmesi gerekir ve BG.legal bu alanlarda tarafları bilgilendirmekte ve koruma altına almaktadır.
4. Genel şartlar / genel hüküm ve koşullar
BG.legal sadece özel nitelikli sözleşmeleri değil, aynı zamanda ticari ilişkilerde büyük öneme sahip olan genel şartlar (algemene voorwaarden) hazırlama konusunda da uzmanlık sunmaktadır. Genel şartlar, ticari ilişkilerin temelini oluşturan ve tarafların her türlü ticari faaliyette uyması gereken kuralları belirleyen belgelerdir. Doğru hazırlanmamış genel şartlar, anlaşmazlıklar durumunda ciddi hukuki sorunlara yol açabilir. BG.legal, bu konuda müşterilerine hukuki destek sağlayarak, sorunsuz ticari süreçlerin yaşanmasına yardımcı olur.
Sonuç
Hollanda'da iş yapmak ya da Hollandalı şirketlerle iş birliği içinde olmak isteyen şirketler için doğru sözleşmelerin hazırlanması ve değerlendirilmesi hayati öneme sahiptir. BG.legal, geniş hukuki bilgi birikimiyle, iş dünyasında kullanılan farklı sözleşmeleri hazırlayabilir ve değerlendirebilir. İster aracılık, ister acente ya da vekâlet sözleşmesi olsun, BG.legal her türlü özel sözleşme konusunda uzman desteği sağlar. Ayrıca, genel şartların doğru hazırlanması için de BG.legal ile çalışmak, şirketlerin hukuki risklerini minimize etmelerine yardımcı olur. Hollanda’da başarılı bir ticaret hayatı sürdürmek için BG.legal’ın uzman ekibine danışmak, işlerinizi güvenle yürütmenizi sağlar.
[post_title] => Türkiye’de Hollanda ile ticaret yaparken doğru sözleşmeler hazırlamak: BG.legal’ın rolü
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => turkiyede-hollanda-ile-ticaret-yaparken-dogru-sozlesmeler-hazirlamak-bg-legalin-rolu
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-10-10 11:40:45
[post_modified_gmt] => 2024-10-10 09:40:45
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=43701
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[2] => WP_Post Object
(
[ID] => 43510
[post_author] => 86
[post_date] => 2024-09-11 11:13:38
[post_date_gmt] => 2024-09-11 09:13:38
[post_content] => Every agreement is essentially made up of a selection of words which define and regulate an intention between parties. Some of these words are often used out of automatism without careful consideration of the exact meaning and effect of the selected words. However, the importance of carefully considering the underlying meaning of each of these words was once again confirmed by the court in Rotterdam in the matter against Harbour Antibodies c.s. (“Harbour”) and Erasmus MC (“Erasmus”). The claimant is unknown and hereinafter referred to as “Claimant”.
Background
The Claimant and Erasmus have jointly developed a platform for production of antibodies for medical applications. The antibodies are intended to be derived from non-human mammals and, in particular, from mice. This platform has been patented in the United States through a number of method patents, which were at the time filed in the names of Erasmus and/or Claimant.
Erasmus and Claimant have granted an exclusive license to Harbour, later acquired by HBM Holdings Ltd. (“HBM”) to further develop, exploit and use the patented method. The license, in particular, indicated that the method is to be used in terms of deriving transgenic genes from mice.
The dispute
Firstly, the parties were in dispute regarding whether or not the term “mice”, as used in the license, is limited to only mice or whether it also includes other rodents such as rats. The Claimant argued that the term “mice” is limited to only mice and sought confirmation from the court on this interpretation of “mice”. Opposingly, Harbour argued that “mice” should also included rats, and that the license would accordingly grant them the right to derive transgenic genes from rats in addition to from mice.
Secondly, it was in dispute whether or not Harbour was allowed to enforce the patents licensed against a third-party who is allegedly infringing on the patents by using rats. Thus, even if the license agreement would be limited to use of mice, would Harbour be allowed to enforce the patent according to the uses covered in the patents or only that provided for in the license.
Interpretation of the term “mice”
In interpreting the term “mice”, the court used the Haviltex-criterion. This criterion entails that when interpreting an agreement, one should not only look at the linguistic meaning of the text, but at the meaning that the parties were entitled to attach to that text, given the given circumstances of the case and based on what they were entitled to expect from each other. In the present case the parties are professional parties who were assisted by lawyers. Furthermore, before concluding the agreement various draft agreements were exchanged. And lastly, great financial consequences were attached to the agreement. Therefore, the court held that the linguistic meaning attached to the chosen word in the agreement carries great weight.
The court noted that even though the patents extent to the use of non-human mammal, in particular, rodents and, more particularly, mice, the license agreement exclusively mentions “mice”. Therefore, the wording used in the license agreement can solely be interpreted as that the license is intended for the use of transgenic mice, and not any other rodents, including rats.
Additionally, Erasmus stated that at the time of conclusion of the license, mice were the most feasible and profitable mammal to use in using the method. However, even though the license agreement state “mice”, the license is intended for the full scope of the patents, which also include other rodents and thus rats. Hereto the court held that if mice were the most profitable and feasible mammal to use at time of conclusion of the license, it is logical that the license is limited to the use of mice.
Enforcement of the patents
The license agreement provides that Harbour is allowed to enforce the patents against third parties who infringe on the licensed patents. However, even though the license agreement is limited to the use of mice, the enforcement provision in the agreement did not include a limitation of infringing uses. Accordingly, it can be understood that the patents in their entirety may be enforced by the Harbour. This includes enforcing the patents against parties who derive antibodies from rats.
The decision
The court held that it is clear from the intention between the parties and the words used in the license agreement that the license agreement was granted merely for the use of mice. Harbour would thus not be allowed to use the patented method for rats. However, since the license agreement did not limit the enforcement capacity of Harbour to infringing uses of mice, Harbour is allowed to enforce the licensed patents against third parties using rats or other non-human mammals.
Conclusion
This decision once again confirms that the court honors not only the linguistic meaning of a license agreement, but also the meaning that the parties were entitled to attach to that text, given the given circumstances of the case and based on what they were entitled to expect from each other. If you have any questions regarding patents, please contact one of our specialists.
Hereby the Dutch version.
[post_title] => The Haviltex-criterion once again defines how a license agreement should be interpreted
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => the-haviltex-criterion-once-again-defines-how-a-license-agreement-should-be-interpreted
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-09-11 11:15:08
[post_modified_gmt] => 2024-09-11 09:15:08
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=43510
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[3] => WP_Post Object
(
[ID] => 43456
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-08-27 16:30:20
[post_date_gmt] => 2024-08-27 14:30:20
[post_content] => When you create something, it is protected by copyright. This means that, as the creator, you have the authority to determine how your creation is used. However, what happens when you commission a work? Does the right remain with the creator, or does it automatically transfer to your company?
Copyright in the Netherlands
The answer is that the copyright remains with the creator unless it is officially transferred. According to Dutch copyright law, a deed that explicitly states the transfer of rights is required. Without a deed specifying the transferred work, the copyright does not transfer. An oral agreement or an unsigned agreement is not sufficient.
Recent judgment
The Court of Amsterdam recently ruled on copyright related to a crochet pattern. A creator had designed new crochet and knitting patterns and accompanying instructional materials (text and video), for which she received compensation. For the work, the principal had drafted agreements for several projects in collaboration. The creator did not sign any agreement but still produced the crochet patterns and materials, meaning that there was no deed for the transfer of copyright.
According to the Court of Amsterdam, the principal infringed on the creator's copyright. As a result, the principal was ordered to pay damages and compensate for the legal costs.
Conclusion
According to Dutch copyright law, copyright can only be transferred through a signed deed. The deed must also include all necessary information, with particular emphasis on the precise identification of the work.
If you have any questions about Dutch copyright law or need assistance with drafting a copyright transfer deed, feel free to contact or of our specialists.
[post_title] => Transfer of copyright in the Netherlands
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => transfer-of-copyright-in-the-netherlands
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-08-27 16:30:20
[post_modified_gmt] => 2024-08-27 14:30:20
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=43456
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[4] => WP_Post Object
(
[ID] => 43220
[post_author] => 86
[post_date] => 2024-08-20 10:22:08
[post_date_gmt] => 2024-08-20 08:22:08
[post_content] => In a significant development for the biotechnology and agricultural sectors, The Hague Court of First Instance of the Unified Patent Court (“UPC”) issued an order granting a preliminary injunction in favor of Amycel LLC against Szymon Spyra.
This decision underscores the importance of conducting thorough technical analysis in determining patent infringement.
The case
Amycel LLC is the holder of European Patent EP1993350 (“EP’350”), protecting the mushroom strain BR06 which is also referred to as “Heirloom”. The dispute arose when, in 2017, Amycel discovered that Szymon Spyra was producing and marketing a mushroom strain named “Cayene”, which allegedly infringed EP’350. Despite efforts to resolve the matter amicably, the negotiations proved unsuccessful. This led Amycel to initiate an infringement action in Poland in July 2023. Poland is not a UPC Contracting Member State.
The case took a significant turn when Amycel discovered that the “Cayene” strain was also being sold in several UPC Contracting Member States, including The Netherlands, Germany, France, and Italy. This prompted Amycel to file an action on the 14th of May with Court of First Instance of the UPC, seeking a preliminary injunction against Szymon Spyra.
Procedural issue: unreasonable delay
One of the critical issues addressed by Court of First Instance was whether Amycel acted with an unreasonable delay in bringing the UPC action. This could have led the court to reject the request for provisional measures under Article 62 of the Unified Patent Court Agreement (“UPCA”) and Article 211(4) of the UPC Rules of Procedure. In order for a preliminary injunction to be granted, one of the criteria to be met is that it was requested without undue delay.
Szymon Spyra argued that Amycel's nearly year-long delay after filing the Polish action should disqualify the request for urgency. However, the court dismissed this argument, noting that Amycel had during this year conducted additional genetic and phenotypic analyses necessary to gather more detailed evidence and to rebut the technical defenses already raised in the Polish proceedings.
The court concluded that this delay was justified and did not reflect negligent or hesitant behavior on Amycel's part. The Court of First Instance accordingly recognized the need for thorough technical assessments in the specific field of biotechnology.
Substantive issue: the patentability of mushrooms
The case also delved into the substantive matter of whether mushrooms, like the 'Heirloom' strain, could be patented under the European Patent Convention (EPC). Szymon Spyra contended that mushrooms should be considered plants and, therefore, fall under the exclusion from patentability of plant varieties under Article 53(b) EPC.
The Court of First Instance rejected this argument, clarifying that mushrooms are classified in the distinct kingdom Fungi, separate from plants. As such, they do not fall within the exclusion outlined in Article 53(b). The court emphasized that exceptions to patentability must be interpreted narrowly and noted that the European Patent Office (“EPO”) has explicitly excluded mushrooms from this exception.
Conclusion
The Court of First Instance’s decision in favor of Amycel LLC reflects the court's careful consideration of both procedural and substantive legal issues, particularly in the context of biotechnology patents. The ruling highlights the importance of thorough technical analysis in patent infringement cases and the necessity of aligning patent law interpretation with current scientific knowledge.
This case also sets a precedent for how the UPC may approach similar issues in the future, particularly regarding the urgency requirement for provisional measures and the patentability of biological organisms.
Hereby the Dutch version.
[post_title] => Mushrooms may grow, but are not plants - thus patentable
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => mushrooms-may-grow-but-are-not-plants-thus-patentable
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-08-20 10:22:08
[post_modified_gmt] => 2024-08-20 08:22:08
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=43220
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[5] => WP_Post Object
(
[ID] => 43052
[post_author] => 86
[post_date] => 2024-08-05 11:07:00
[post_date_gmt] => 2024-08-05 09:07:00
[post_content] => It often appears in court proceedings that evidence need to be produced by one of the parties, but that said evidence could contain confidential information, such as business information. Production of the evidence may therefore adversely affect the party. Should the court agree with the party that the evidence need to be kept confidential, the court may provide for reasonable measures to protect the confidentiality thereof.
This question came forth again in a recent case, regarding a patent infringement dispute between Huawei and Netgear. In this case in the Unified Patent Court (“UPC”) evidence had to be produced whilst protecting the confidentiality thereof.
The case
In this case, Huawei brought an action against Netgear for infringement of their Standard Essential Patent (“SEP”) EP 3611989 (“EP’989”), entitled “Method and apparatus for transmitting wireless local area network information”. Huawei claims that this patent is essential for compliance with the Wi-Fi 6 standard.
In response thereto, Netgear relied on exhaustion of rights of EP’989. (See blog on exhaustion of patent rights here). The exhaustion of rights was based on a license agreement concluded between Netgear’s supplier, Qualcomm Corp, and Huawei. According to Netgear the potentially infringing products include chips which are supplied to them by Qualcomm. These chips use Huawei’s Wi-Fi 6 standard patents, for which a license fee has already been paid for in accordance with the licensing agreement. Thus, since a licensing fee have already been paid by Qualcomm, Huawei cannot request a second payment from Netgear.
The license agreement
This license agreement was used as evidence in a parallel discovery proceeding in the United States (“U.S.”), and thus available to Netgear. However, Netgear was prevented by orders from the U.S. court from presenting it to the UPC or from providing details thereon. In response to a request to permit the submission of the licensing agreement in these proceedings, the U.S. court advised Netgear to file a submission request in the UPC proceedings.
The UPC decision
In response to the submission request, the UPC held that since Netgear already had access to the agreement via the U.S. proceedings, it would only be fair for them to also be able to use the agreement before the UPC. The confidentiality interests of Huawei and Qualcomm in not presenting the agreement were also outweighed by the fact that Netgear is already in possession of the agreement. Huawai was thus ordered to request production of the license agreement from the U.S. court.
The UPC further held that due to the legitimate confidentiality interests of Huawei and Qualcomm, protective measures must be implemented. These measures included that the content of the licensing agreement must be classified as requiring confidentiality. Furthermore, the content of the licensing agreement may only be disclosed to Netgear's legal representatives, their assistants and the vice president of legal of Netgear. The information contained in the agreement must be treated as strictly confidential, even after conclusion of the proceedings in suit. Also, the public will be excluded from attendance for the part of the proceeding where the agreement will be revealed. The confidential information will also be redacted in the judgment and not be available for third party inspection. Furthermore, the licensing agreement could only be used as evidence in the UPC proceedings and not in other proceedings.
Application of UPC Rules of Procedure
This decision illustrates the implementation of the mechanisms provided in the UPC’s Rules of Procedure’s (“RoP”) rule 190; order for production of evidence, and rule 262A; protection of confidential information. In terms of rule 190 the UPC may order the production of evidence in a party’s possession. Furthermore, and of importance here, rule 262A RoP provides for the possibility of measures to protect legitimate confidential interests.
Application to practice
This decision confirms that the UPC will weigh the interests of parties in production of evidence. On the one hand the importance of evidence will be evaluated, and on the other hand, the confidentiality of said evidence will be evaluated. If the evidence is of importance to the proceedings and the evidence does contain confidential information, the UPC will provide for implementation of reasonable measures to protect the confidential information. However, it is important for the parties to notify the UPC that the submitted evidence contains confidential information and publication thereof would place the confidentiality at risk.
Hereby the Dutch version.
[post_title] => Protection of confidential information in UPC court proceedings
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => protection-of-confidential-information-in-upc-court-proceedings
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-08-05 11:07:00
[post_modified_gmt] => 2024-08-05 09:07:00
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=43052
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[6] => WP_Post Object
(
[ID] => 42917
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-07-18 10:01:07
[post_date_gmt] => 2024-07-18 08:01:07
[post_content] => Hollanda'da iş yapan Türk girişimciler ve Hollanda'da çalışan Türk vatandaşları için iş hukukunun inceliklerini anlamak büyük önem taşır. Doğru ve dikkatlice hazırlanmış bir iş sözleşmesi, işveren ve çalışan arasındaki iş birliğinin temelini oluşturur ve olası anlaşmazlıkları önler. Aşağıdaki metin, işverenler için iş sözleşmesi yaparken dikkat edilmesi gereken önemli noktaları ve çalışanlar için sunulan iş sözleşmelerinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini kapsamaktadır. Hollanda'da iş hukuku alanında son yıllarda meydana gelen değişiklikler ve bu değişikliklerin işveren ve çalışanlar üzerindeki etkileri hakkında bilgi edinmek için lütfen devam edin.
Her işveren için doğru ve özenle formüle edilmiş bir iş sözleşmesi yapmak, net bir iş birliğinin temelini oluşturur. Bu, iş sözleşmesinin sona ermesi durumunda sorunları ve tartışmaları da önler.
Örneğin, aşağıdaki sorularda size yardımcı olabiliriz:
- Belirli veya belirsiz süreli, sabit veya değişken çalışma saatli bir iş sözleşmesi mi yapacaksınız?
- Esneklik nasıl sağlanır?
- Geçerli bir toplu iş sözleşmesi var mı?
- Hangi (ara) fesih süreleri veya deneme süreleri mümkündür ve sizin için uygundur?
- İşletmenizin korunması için rekabet yasağı, iş ilişkisi yasağı ve gizlilik sözleşmesi gibi maddeleri düşünmelisiniz.
Ayrıca, en son yürürlükteki yasalar ve/veya toplu iş sözleşmesine uygun olarak sizin için bir çalışma yönetmeliği veya personel el kitabı hazırlayabilir veya gözden geçirebiliriz. Son yıllarda iş hukuku alanında birçok değişiklik oldu. 2015 yılında İş Güvencesi Yasası (Wwz) yürürlüğe girdi. 2020 yılında İşgücü Piyasası Denge Yasası (WAB) kabul edildi. 1 Ağustos 2022 itibariyle AB Yönergesi Şeffaf ve Öngörülebilir Çalışma Koşullarının Uygulanması Yasası da geçerlidir.
Ayrıca, çalışan olarak size sunulan iş sözleşmesi hakkında da memnuniyetle danışmanlık yaparız. Bu şekilde, gereksiz yere ağır koşulları kabul etmeniz önlenebilir.
Birçok sorun ve maliyet önlenebilir. Zamanında danışmanlık almak ve bizi iş hukuku alanındaki çeşitli konulara erken aşamada dahil etmek faydalıdır. Ayrıca, sizin için başka çözümler veya fırsatlar görebiliriz. Yine de bir çatışma ortaya çıkarsa veya zaten bir çatışma varsa, öncelikle karşılıklı müzakere ile hızlı ve pratik bir çözüm bulmaya çalışırız. Mümkün olan en az maliyetle. Bu mümkün değilse, davanızı kararlı ve ikna edici bir şekilde mahkemede savunuruz, önceliğimiz sizin çıkarlarınızdır. Tüm bunları sizinle iyi bir diyalog içinde ve dikkatli bir maliyet-fayda analizi yaptıktan sonra yaparız.
Eğer daha fazla bilgi almak veya herhangi bir konuda danışmanlık hizmeti almak isterseniz, lütfen
Mustafa Kahya ile iletişime geçmekten çekinmeyin.
[post_title] => Hollanda İş Hukuku: Türk İşverenler ve Çalışanlar için Rehber
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => hollanda-is-hukuku-turk-isverenler-ve-calisanlar-icin-rehber
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-07-18 10:01:07
[post_modified_gmt] => 2024-07-18 08:01:07
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=42917
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[7] => WP_Post Object
(
[ID] => 42812
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-07-11 14:01:48
[post_date_gmt] => 2024-07-11 12:01:48
[post_content] => BG.legal olarak, sınır ötesi fikri mülkiyet konularının karmaşık ve dinamik doğasını çok iyi anlıyoruz. Türkiye'deki işletmeler, avukatlar ve
marka ve tasarım vekilleri için Hollanda ve Avrupa Birliği'nde faaliyet göstermelerinde ideal iş ortağınız olarak yanınızdayız.
Avrupa ve Hollanda fikri mülkiyet mevzuatındaki derin bilgi birikimimizle, etkili stratejiler geliştirebilir ve sağlam çözümler sunabiliriz. Ticari markalar, patentler, telif hakları veya tasarımlar olsun, BG.legal olarak danışmanlık ve hukuki destek konularında güvenilir ortağınızız.
Hizmetlerimiz şunları içermektedir:
- Hollanda ve AB'de fikri mülkiyet haklarının korunması ve uygulanması konusunda hukuki danışmanlık ve stratejik rehberlik.
- Hukuki süreçlerde temsil, uyuşmazlık çözümü ve dava takibi.
- Sınır ötesi işlemler ve iş birliği anlaşmalarında destek.
- Fikri mülkiyet portföylerine ilişkin durum tespiti ve risk değerlendirmeleri.
- Marka, tasarım ve diğer fikri mülkiyet haklarının tescili ve yönetimi.
BG.legal olarak, kişisel yaklaşım ve Türkiye'deki ortaklarımızla yakın iş birliğine büyük önem veriyoruz. Hizmetlerimizi, Türk müşterilerimizin özel ihtiyaçlarına uygun şekilde, Türk avukatlar ve fikri mülkiyet profesyonelleri ile yakın iş birliği içinde entegre ediyoruz.
Deneyimli hukukçulardan oluşan ekibimiz ve Avrupa genelindeki geniş ağımız sayesinde, fikri mülkiyetinizin en iyi şekilde korunması ve kullanılması sağlanmaktadır. Hem Hollanda'da hem de ötesinde başarı ve büyüme için birlikte çalışılmaktadır.
Sınır ötesi fikri mülkiyet konularında güvenilir bir ortak mı aranıyor?
Mustafa Kahya ile iletişime geçerek size nasıl destek olabileceğimizi keşfedin.
[post_title] => BG.legal: Avrupada Fikri Mülkiyet Ortağınız
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => bg-legal-avrupada-fikri-mulkiyet-ortaginiz
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-07-11 14:01:48
[post_modified_gmt] => 2024-07-11 12:01:48
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=42812
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[8] => WP_Post Object
(
[ID] => 42476
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-06-07 15:40:09
[post_date_gmt] => 2024-06-07 13:40:09
[post_content] => Başvuru sahibi, 29 Mart 2023'te İKRAM isimli görsel markanın Avrupa’da tescili için başvuruda bulundu. Bu marka, 29. sınıftaki gıda ürünlerinden 30. sınıftaki yiyecek ve içeceklere, 32. sınıftaki içeceklere ve 35. sınıftaki toptan ve perakende hizmetlerine kadar geniş bir ürün ve hizmet yelpazesi için düşünülmüştü.
Marka, kırmızı, beyaz, siyah ve yeşil renklerini talep etti.
İtirazlar ve ilk red
6 Haziran 2023'te başvuru,
EUIPO’ın araştırmacısı tarafından eleştirildi ancak başvuru sahibi başvurusunu sürdürdü. 18 Aralık 2023'te başvuru, araştırmacısı tarafından Unionsmarka Yönetmeliği'nin (UMV) Madde 7, 1. paragraf, b ve c bentleri ile Madde 7, 2. paragrafı uyarınca reddedildi. Başlıca nedenler, "İKRAM" kelimesinin Türkçe'de "zengin ikram" veya "indirim" ve Macarca'da "havyar" veya "benim havyarım" anlamına gelmesiydi. Bu nedenle, Türk ve Macar tüketicilerin markayı sunulan ürün ve hizmetlerin niteliği ve özellikleri açısından açıklayıcı olarak algılayacakları sonucuna varıldı.
Temyiz ve argümanlar
Başvuru sahibi, bu karara 17 Şubat 2024'te itiraz etti. Argümanları arasında, marka "
zengin ikram" veya "indirim" olarak anlaşılsa bile, bu anlam ile ürün ve hizmetler, özellikle 35. sınıftaki hizmetler arasında net ve belirgin bir bağlantı olmadığı yer aldı. Ayrıca, markanın grafik tasarımı nedeniyle ayırt edici bir güce sahip olduğunu savundu.
İkinci temyiz dairesi'nin değerlendirmesi
İkinci Temyiz Dairesi davayı dikkatlice inceledi ve sonunda araştırmacısın itirazlarını doğruladı. İşte bazı önemli değerlendirmeler:
Açıklayıcı Karakter: Daire, "İKRAM" kelimesinin AB'deki Türk ve Macar tüketiciler tarafından ürün ve hizmetlerin niteliği açısından açıklayıcı olarak anlaşılacağı kanısındaydı. Bu durum, markanın ürünlerin kaynağını ayırt etmek için uygun olmadığı anlamına geliyordu.
Grafik Öğeler: Markanın grafik öğeleri, beyaz büyük harfler, kırmızı arka plan ve yeşil yaprak şekli, reklam tasarımlarında basit ve yaygın olarak kabul edildi. Bu öğeler, markanın ayırt edici gücüne katkıda bulunmadı.
Ayırt Edici Güç Eksikliği: Daire, İKRAM markasının, Madde 7, 1. paragraf, b bendi uyarınca, başvuru sahibinin ürün ve hizmetlerini diğer sağlayıcılardan ayırt etme yeteneğine sahip olmadığını belirledi.
Sonuç
Başvuru sahibinin itirazı reddedildi ve Uzman'ın marka başvurusunu reddetme kararı onaylandı. Bu karar, AB'deki marka başvurularında ayırt edici güç ve açıklayıcı olmayan karakterin önemini vurgulamaktadır. Şirketler, başarılı bir tescil için marka başvurularının bu kriterleri karşıladığından emin olmalıdır.
AB'de marka başvurularınızda yaşanabilecek olası zorluklar hakkında daha fazla bilgi almak ve en iyi stratejileri belirlemek için uzmanımız
Mustafa Kahya ile iletişime geçin. Alanında deneyimli ekibimiz, markanızı başarıyla tescil ettirmenize yardımcı olmak için yanınızda. Sorularınız için bize ulaşın ve markanızı güvence altına almanın yollarını birlikte keşfedelim!
[post_title] => Türk girişimciler dikkat: AB'de Türkçe kelimelerle marka başvurusu Riski!
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => turk-girisimciler-dikkat-abde-turkce-kelimelerle-marka-basvurusu-riski
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-06-07 15:40:09
[post_modified_gmt] => 2024-06-07 13:40:09
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=42476
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[9] => WP_Post Object
(
[ID] => 42012
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-05-01 17:16:50
[post_date_gmt] => 2024-05-01 15:16:50
[post_content] => Bu blog yazısında, Payporter Odeme Hizmetleri ve Elektronik Para A.S. (Türkiye) ("Hizlipara") ile Morpara B.V. ve Morpara Retail Services B.V. (Hollanda) ("Morpara") arasındaki, 'PayPorter' markasının kullanımı üzerine olan Lahey Mahkemesi'nin Hollanda'da fikri mülkiyet hakkındaki son kararını analiz ediyoruz.
Hukuki Çerçeve ve Uyuşmazlık Noktaları
Uyuşmazlık, işbirliği girişimlerin bozulmasının ardından Hizlipara'nın Morpara'ya 'PayPorter' markasını kullanmasını yasaklayıp yasaklayamayacağına dairdi. Hizlipara, 'PayPorter' için tescillenmiş Avrupa Birliği markasına (“
AB Markası”) sahip olduğunu iddia ederek, marka üzerinde Avrupa Birliği genelinde özel haklar talep etmekteydi. Morpara ise, Hizlipara'nın Avrupa Birliği markasını iptal etmek talebiyle daha eski yerel bir ticaret adı hakkına dayanarak savunma yapmıştır.
Hukuki Argümanların ve Savunmaların Analizi
Yalnızca Yerel Anlamda Daha Eski Hak: Morpara, Hizlipara AB markasını tescil ettirmeden önce Hollanda'da 'PayPorter' adını kullandığını başarıyla savundu. Bu argüman önemlidir çünkü 138/3 maddesi AB Markası sahibinin, bu hakkın ulusal mevzuatta tanındığı durumlarda yalnızca yerel anlamda daha eski bir hakka karşı harekete geçemeyeceğini belirtir.
Markanın Kullanımı: Mahkeme, Morpara'nın Hizlipara'nın Birlik markasını tescil ettirmesinden önce adı ve logosunu ekonomik faaliyette aktif olarak kullandığını gözlemledi. Bu kullanım, Morpara'nın savunması için gerekli olan daha eski bir ticaret adı hakkının tesis edilmesi için yeterliydi.
AB Markasının İptali Talebi: Morpara ayrıca Hizlipara'nın AB markasının iptalini talep etti. Mahkeme bu talebi reddetti çünkü Morpara'nın diğer Avrupa Birliği ülkelerinde, Hizlipara'nın daha genç AB Markasının kullanımını yasaklayabilecek daha eski bir hakkı olduğuna dair yeterli kanıt sunamadığını belirtti. Mahkeme, Morpara'nın AB Markasının iptali için gerekli olan yerel anlamda daha fazla olan eski bir hak üzerinde yeterli kanıt sunmadığı sonucuna vardı.
Mahkemenin Kararı
Mahkeme, Hizlipara'nın dava taleplerini reddetti çünkü Morpara'nın, Hollanda fikri mülkiyet yasalarınca tanınan daha eski bir ticaret adı hakkına sahip olduğuna karar verdi. Bu hak, Morpara'nın Hollanda'da 'PayPorter' adını kullanmaya devam etmesine izin vermek için yeterliydi.
Karşı davada, Morpara'nın iptal taleplerinin çoğu kabul edilmedi, ancak Hizlipara'nın haksız eylemleri nedeniyle kısmi tazminat ödenmesine karar verildi. Mahkeme, Morpara'nın diğer AB ülkelerinde daha eski bir hakkı olduğuna dair yeterli kanıt sunmadığı için AB Markasının iptali talebini reddetti.
Sonuç
Bu karar, Avrupa Birliği'nde bir marka tescil edilmeden önce daha eski hakların dikkatlice araştırılmasının önemini vurgulamaktadır. Dava, yerel ticaret adlarının marka hukuku davalarında önemli olabileceğini ve taraflar arasındaki karmaşık ilişkilerin ve önceki işbirliklerinin, ve uyuşmazlıklarının sonuçları üzerinde nasıl etkili olabileceğini göstermektedir.
Hukukçular ve avukatlar için bu dava, ticaret adı çatışmalarının ele alınması ve Avrupa Birliği içinde
marka tescili ve korunmasıyla ilgili stratejik düşünceler hakkında değerli içgörüler sunmaktadır.
Hollanda'da Fikri Mülkiyet sorunları için BG.legal
Türk firmalarının Hollanda'da fikri mülkiyet anlaşmazlıklarıyla karşılaşmaları durumunda, bizimle iletişime geçebilirler.
Mustafa Kahya, Türk müvekkillere Hollanda'da fikri mülkiyet konusunda rehberlik edebilmekte ve çeşitli fikri mülkiyet anlaşmazlıklarında deneyimi ile hizmet vermektedir.
[post_title] => Türkiye'den Hollanda'da Fikri Mülkiyet Sorunları
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => turkiyeden-hollandada-fikri-mulkiyet-sorunlari
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-05-01 17:16:50
[post_modified_gmt] => 2024-05-01 15:16:50
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=42012
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
)
[post_count] => 10
[current_post] => -1
[before_loop] => 1
[in_the_loop] =>
[post] => WP_Post Object
(
[ID] => 43714
[post_author] => 65
[post_date] => 2024-10-10 16:51:56
[post_date_gmt] => 2024-10-10 14:51:56
[post_content] => AI uygulamaları için yapılan sözleşmeler, AI yazılımının kendine has teknik özelliklerinden dolayı standart yazılım sözleşmeleri değildir. AI yazılımı verilere bağımlıdır ve son ürünün ne olacağını önceden tahmin etmek zordur. Bu da AI yazılımının performansını garanti etmeyi ve geliştirme hatalarından kimin sorumlu olduğunu belirlemeyi zorlaştırır. Ayrıca, eğitilmiş modellerin ve eğitim veri setlerinin yeniden kullanımı için büyük bir talep vardır, bu da fikri mülkiyet ve kullanım koşulları ile ilgili karmaşık sorunlara yol açar.
Standart sözleşme maddeleri
Buna bir örnek, “kamu kuruluşları tarafından Yapay Zekâ (AI) satın alınması için standart sözleşme maddeleri”dir.
[1] Bu sözleşme, yüksek riskli AI sistemlerini satın alan hükümetler için hazırlanmıştır. Henüz bir model sözleşmedir. Satın alma yapan tarafların lehine hazırlanmıştır ve tedarikçilerin normalde kabul etmeyeceği hükümler içermektedir.
AI ve geleneksel yazılım arasındaki farklar
AI yazılımının en önemli teknik özelliklerinden biri verilere bağımlı olmasıdır. Bu, modeli eğitmek için kullanılan verilerin kalitesinin, AI yazılımının performansı için kritik olduğu anlamına gelir. Veriler düşük kalitede ise, AI yazılımı büyük olasılıkla kötü performans gösterecektir. Bu durum genellikle "çöp girerse, çöp çıkar" olarak ifade edilir.
AI yazılımının bir diğer önemli özelliği, ex-post doğrulama yapmanın zor olmasıdır. Eğitilmiş bir model oluşturulduğunda, insanlar için genellikle modelin oluşturulma sürecini ve eğitilen modelin yapısını anlamak zordur. Bu da geliştirme hatalarından kimin sorumlu olduğunu belirlemeyi zorlaştırır.
Ayrıca, eğitilmiş modellerin ve eğitim veri setlerinin yeniden kullanımı için büyük bir talep vardır. Eğitilmiş modeller, ek öğrenme ile evrilebilmekte ve başka kullanımlara uyarlanması nispeten kolaydır. Bu, fikri mülkiyet ve kullanım koşulları ile ilgili karmaşık sorunlara yol açmaktadır.
Farkların listesi AI ve yazılım arasındaki farkların tablosu
AI ve yazılım geliştirme süreci farklılıkları
Standart yazılımın (solda: şelale modeli) geliştirme süreci, AI yazılımının geliştirme sürecinden (sağda: iteratif süreç) farklıdır:
Sonuç
AI yazılımının bu kendine özgü özellikleri ışığında, AI uygulamaları için sözleşmelerin bu karmaşık sorunları dikkate alacak şekilde dikkatlice hazırlanması önemlidir. Bu, ilgili tarafların hakları ve sorumlulukları konusunda netlik sağlamaya ve anlaşmazlıkların önlenmesine yardımcı olabilir. Bir AI uygulamasının geliştirilmesi veya satın alınmasıyla ilgili bir sözleşme hazırlatmak veya gözden geçirmek istiyorsanız,
Mustafa Kahya iletişime geçin.
[1] AI_Procurement_Clauses_template_High_Risk-EN.pdf (bg.legal)
[post_title] => AI uygulamalarının geliştirilmesi/satın alınması için bir sözleşmenin neden standart bir yazılım sözleşmesi degildir?
[post_excerpt] =>
[post_status] => publish
[comment_status] => open
[ping_status] => open
[post_password] =>
[post_name] => ai-uygulamalarinin-gelistirilmesi-satin-alinmasi-icin-bir-sozlesmenin-neden-standart-bir-yazilim-sozlesmesi-degildir
[to_ping] =>
[pinged] =>
[post_modified] => 2024-10-10 16:52:40
[post_modified_gmt] => 2024-10-10 14:52:40
[post_content_filtered] =>
[post_parent] => 0
[guid] => https://bg.legal/?p=43714
[menu_order] => 0
[post_type] => post
[post_mime_type] =>
[comment_count] => 0
[filter] => raw
)
[comment_count] => 0
[current_comment] => -1
[found_posts] => 83
[max_num_pages] => 9
[max_num_comment_pages] => 0
[is_single] =>
[is_preview] =>
[is_page] =>
[is_archive] => 1
[is_date] =>
[is_year] =>
[is_month] =>
[is_day] =>
[is_time] =>
[is_author] =>
[is_category] =>
[is_tag] =>
[is_tax] => 1
[is_search] =>
[is_feed] =>
[is_comment_feed] =>
[is_trackback] =>
[is_home] =>
[is_privacy_policy] =>
[is_404] =>
[is_embed] =>
[is_paged] =>
[is_admin] =>
[is_attachment] =>
[is_singular] =>
[is_robots] =>
[is_favicon] =>
[is_posts_page] =>
[is_post_type_archive] =>
[query_vars_hash:WP_Query:private] => 8ccacd1686186ee3735173102a219307
[query_vars_changed:WP_Query:private] => 1
[thumbnails_cached] =>
[allow_query_attachment_by_filename:protected] =>
[stopwords:WP_Query:private] =>
[compat_fields:WP_Query:private] => Array
(
[0] => query_vars_hash
[1] => query_vars_changed
)
[compat_methods:WP_Query:private] => Array
(
[0] => init_query_flags
[1] => parse_tax_query
)
[tribe_is_event] =>
[tribe_is_multi_posttype] =>
[tribe_is_event_category] =>
[tribe_is_event_venue] =>
[tribe_is_event_organizer] =>
[tribe_is_event_query] =>
[tribe_is_past] =>
[tribe_controller] => Tribe\Events\Views\V2\Query\Event_Query_Controller Object
(
[filtering_query:Tribe\Events\Views\V2\Query\Event_Query_Controller:private] => WP_Query Object
*RECURSION*
)
)
AI uygulamaları için yapılan sözleşmeler, AI yazılımının kendine has teknik özelliklerinden dolayı standart yazılım sözleşmeleri değildir. AI yazılımı verilere bağımlıdır ve son ürünün ne olacağını önceden tahmin etmek zordur. Bu...
Read more
Hollanda'da ticaret yapmak isteyen şirketler ve girişimciler için doğru hukuki altyapıyı oluşturmak son derece kritiktir. Ticari ilişkilerin başarıya ulaşmasında sözleşmelerin önemi büyüktür. Sözleşmeler, taraflar arasındaki hak ve yükümlülükleri netleştirdiği için,...
Read more
Every agreement is essentially made up of a selection of words which define and regulate an intention between parties. Some of these words are often used out of automatism without...
Read more
When you create something, it is protected by copyright. This means that, as the creator, you have the authority to determine how your creation is used. However, what happens when...
Read more
In a significant development for the biotechnology and agricultural sectors, The Hague Court of First Instance of the Unified Patent Court (“UPC”) issued an order granting a preliminary injunction in...
Read more
It often appears in court proceedings that evidence need to be produced by one of the parties, but that said evidence could contain confidential information, such as business information. Production...
Read more
Hollanda'da iş yapan Türk girişimciler ve Hollanda'da çalışan Türk vatandaşları için iş hukukunun inceliklerini anlamak büyük önem taşır. Doğru ve dikkatlice hazırlanmış bir iş sözleşmesi, işveren ve çalışan arasındaki iş...
Read more
BG.legal olarak, sınır ötesi fikri mülkiyet konularının karmaşık ve dinamik doğasını çok iyi anlıyoruz. Türkiye'deki işletmeler, avukatlar ve marka ve tasarım vekilleri için Hollanda ve Avrupa Birliği'nde faaliyet göstermelerinde ideal...
Read more
Başvuru sahibi, 29 Mart 2023'te İKRAM isimli görsel markanın Avrupa’da tescili için başvuruda bulundu. Bu marka, 29. sınıftaki gıda ürünlerinden 30. sınıftaki yiyecek ve içeceklere, 32. sınıftaki içeceklere ve 35....
Read more
Bu blog yazısında, Payporter Odeme Hizmetleri ve Elektronik Para A.S. (Türkiye) ("Hizlipara") ile Morpara B.V. ve Morpara Retail Services B.V. (Hollanda) ("Morpara") arasındaki, 'PayPorter' markasının kullanımı üzerine olan Lahey Mahkemesi'nin...
Read more